181. Makale - Son Tembihler and Uyarılar

   
   Paragraph Numbers: On | Off
Yazıcı uyumluYazıcı uyumlu

Urantia’nın Kitabı

181. Makale

Son Tembihler and Uyarılar

181:0.1 (1953.1) ON BİRLİYE olan elveda konuşmasının tamamlanışından sonra, İsa resmi olmayan bir biçimde onlar ile sohbet edip, bir topluluk ve bireyler olarak onlara dair birçok deneyimi hatırlattı. En sonunda, bu Celilelilerin akıllarında onların arkadaşı ve öğretmenlerinin kendilerinden ayrılmakta olduğu düşüncesi yer etmişti; ve, onların umudu, kısa bir süre içinde Üstünlerinin tekrar kendileriyle birlikte olacağı sözüne tutunmuştu; ancak, onlar, bu geri dönüşün kısa bir süreliğine gerçekleşecek oluşunu unutma eğilimi göstermişlerdi. Havarilerden ve önde gelen takipçilerden çoğu gerçekten de, (yeniden diriliş ve yükseliş arasındaki kısa zaman zarfı olarak) kısa bir süre için geri dönüşe ait bu sözün İsa’nın Babasına yalnızca küçük bir ziyarette bulunacağına ve sonrasında ise onun krallığı kurmak için geri dönecek oluşuna işaret ettiğini düşünmüştü. Ve, onun öğretisinin bu türden bir yorumu hem onların daha önceki inanışlarıyla ve hem de tutkulu umutlarıyla uyuşmuştu. Onların yaşam boyu beslemiş oldukları inanışlar ve arzularının yerine gelmesine dair umutları bu şekilde hem fikir halde bulunduğu için, onlar için yoğun arzularını haklı gösterecek bir biçimde Üstün’ün sözlerinin bir yorumunda bulmaları zor olmamıştı.

181:0.2 (1953.2) Elveda söyleşisi üzerinde konuşulduktan ve konuşmanın içeriği akıllarına yer etmeye başladıktan sonra İsa tekrar havarileri bir araya toplamış olup, son tembihlerini ve uyarılarını aktarmaya başladı.

1. Son Teselli Sözleri

181:1.1 (1953.3) On birli yerlerine geçtiklerinde, İsa ayağa kalktı ve onlara şu şekilde seslendi: “Sizlerle beden içinde olduğum müddetçe, aranızda veya tüm dünyada yalnızca tek bir bireyim. Ancak, ben fani doğanın bu oluşumundan kurtulduğum zaman, her birinizin ve krallığın bu müjdesi içindeki tüm diğer inananların bir ruhaniyet ikametçisi olarak geri dönmeye yetkin hale geleceğim. Bu şekilde İnsan Evladı, tüm gerçek inananların ruhlarında bir ruhsal vücutlaşım haline gelecektir.

181:1.2 (1953.4) “Sizler içinde ve sizler vasıtasıyla yaşamak için geri döndüğümde, sizleri bu yaşam boyunca ve göklerin tümündeki gelecek yaşamda bulunan birçok yerleşim boyunca daha iyi yönlendirebileceğim. Baba’nın ebedi yaratımı içindeki yaşam, eylemsizliğin ve bencil kolaylığın sonu gelmez bir dinlenme yeri değildir; o, şükranda, gerçeklikte ve ihtişamda sonu gelmez bir ilerleyiştir. Babamın evindeki birçok durağın her biri, bir sonraki için sizi hazırlamak amacıyla tasarlanmış bir yaşam olarak, bir bekleme yeridir. Ve, böylece, ışığın çocukları, Baba’nın tıpkı her şeyde kusursuz olduğu gibi içinde ruhsal olarak kusursuzlaşmış hale gelecekleri kutsal yerleşkeye erişine kadar ihtişamdan ihtişama ilerleyeceklerdir.

181:1.3 (1953.5) “Sizlerden ayrıldıktan sonra eğer beni takip etmek isterseniz, benim öğretilerimin ruhu ve — Babamın iradesini yerine getirmek olarak — yaşamın ideali uyarınca yaşamak için en içten çabalarınızda bulunun. Bunu, beden içinde sahip olduğum doğal yaşamımı taklit etmek yerine gerçekleştirin; zira, bu, bu dünya üzerinde yaşamak için gerekli olan şeydir.

181:1.4 (1954.1) “Baba beni bu dünyaya gönderdi ama yalnızca çok azınız beni kabul etmeyi bütünüyle seçti. Ben ruhaniyetimi bedenin tümüne aktaracağım, ancak insanların tümü bu yeni öğretmeni ruhun rehberi ve danışmanı olarak kabul etmeyi seçmeyeceklerdir. Ancak, onu kabul eden herkes aydınlanacak, arınacak ve teselli bulacaktır. Ve, bu Gerçekliğin Ruhaniyeti kendilerinde, ebedi yaşama fışkıran bir yaşayan su kuyusu haline gelecektir.

181:1.5 (1954.2) “Ve, şimdi, sizler aranızdan ayrılmak üzereyken, teselli sözlerinde bulunmak istiyorum. Sizlere huzur bırakıyorum; huzurumu sizlere veriyorum. Ben bu hediyeleri dünyanın — ölçüyle — verdiği gibi değil, ben sizlerin her birine ne kadar alacaksınız o kadar veriyorum. Kalplerinizin sıkıntıya düşmesine izin vermeyin; ne de korku duyun. Ben dünyanın üstesinden geldim, ve benim içinde sizlerin hepiniz inançla utgun geleceksiniz. Ben sizlere, İnsan Evladı’nın öldürülecek oluşunun uyarısında bulundum; ancak, sizleri temin ederim ki, her ne kadar kısa bir süreliğine olsa da, Baba’ya gitmeden önce geri döneceğim. Ve, Baba’ya yükseldikten sonra, ben kesin bir biçimde, sizlerle olması ve tam da kalplerinizde ikamet etmesi için yeni öğretmeni göndereceğim. Ve, sizler, tüm bunların hepsi gerçekleşirken, umutsuzluğa kapılmayın; bunun yerine, öncesinden bunları fazlasıyla öğrendiğiniz için, inanın. Ben sizleri büyük bir şefkat ile derinden sevdim, ve ben sizlerden ayrılmak istemezdim ama bu Baba’nın iradesi. Vaktim geldi.

181:1.6 (1954.3) “Yargı ile etrafa saçıldıktan ve birçok kederle üzüntüye düştükten sonra bile bu gerçeklerin hiçbirinden şüphe duymayın. Bu dünyada yalnız olduğunuzu hissettiğinizde, ben sizlerin terk edilmişliğinizi anlayacağım, tıpkı sizlerin İnsan Evladı’nı düşmanların eline bırakan bir biçimde her biriniz tek başına kalacak bir halde dağıtıldığınızda benim halimi bilecek oluşunuz gibi. Ancak, ben hiçbir zaman yalnız değilim; her zaman Baba benimledir. Bu türden bir zamanda bile ben sizler için dua edeceğim. Ve, ben bunların hepsini sizlere huzura sahip olabilesiniz ve ona daha bolca erişebilesiniz diye söyledim. Bu dünyada sizler sıkıntılara sahip olacaksınız; ancak, neşenizi koruyun; ben bu dünyada utgun geldim ve sizlere ebedi neşe ve sonsuza kadar sürecek olan hizmetin yolunu gösterdim.”

181:1.7 (1954.4) İsa, Tanrı’nın iradesini gerçekleştiren akranlarının tümüne huzur vermektedir; ancak, bu maddi yaşama ait neşeleri ve tatminleri değil. İnanmayan maddiyatçılar ve kaderciler huzurun ve ruhsal tesellinin iki türünü memnuniyetle deneyimlemeyi umut edebilirler: Ya onlar, kaçınılmazla yüzleşmek ve en kötüsüne katlanmak için yılmaz bir kararlılıkla, stoacı olmak zorundadırlar; ya da, gerçekte hiçbir zaman gelmeyen bir huzuru nafile bir biçimde arzular halde, insan göğsünden ebedi bir şekilde fışkıran umudun cazibesine kendilerini bırakarak iyimser olmak zorundadır.

181:1.8 (1954.5) Hem stoacılığın hem de iyimserliğin belirli bir miktarı yeryüzü üzerindeki bir yaşamı idame ettirmede yararlıdır; ancak, onların hiçbiri, Tanrı Evladı’nın beden içinde kardeşlerine bahşetmiş olduğu muhteşem barışın yerini zerre kadar alamaz. Mikâil’in yeryüzü üzerindeki çocuklarına vermiş olduğu huzur, onun beden içinde ve tam da bu dünya üzeride kendisi yaşarken ruhunda dolu olan barışın ta kendisidir. İsa’nın barışı, beden içinde fani yaşamı yaşarken Tanrı’nı iradesinin nasıl gerçekleştirileceğini bütüncül bir biçimde öğrenmenin utgunluğuna erişmiş olan bir Tanrı-bilir bireyin neşesi ve tatminidir. İsa’nın akıl huzurunun temeli, kutsal Baba’nın bilge ve duygudaş ilgisinin mevcudiyetine olan mutlak bir insan inancına dayanmaktaydı. İsa yeryüzü üzerinde sıkıntıya sahip oldu, o sürekli ancak yanlış bir biçimde “kederlerin insanı” biçiminde çağrıldı ancak, bu deneyimlerin tümü içinde ve onlar süresince o, kendisinin Baba’nın iradesini yerine getirişine dair bütüncül güvence içinde yaşam amacında ilerlemesi için ona sürekli güç veren kendinden eminliğin tesellisini memnuniyetle deneyimlemişti.

181:1.9 (1954.6) İsa kararlıydı, ısrarcıydı ve bütüncül bir biçimde görevinin yerine getirilişine adanmıştı ancak, o, hissiz ve taşlamış bir stoacı değildir; o her zaman yaşam deneyimlerin neşeli taraflarının peşine düşmüştü; ancak, o, gözleri görmez ve kendi kendisini kandıran bir iyimser değildi. Üstün tüm bunların başına geleceğini bilmekteydi, ve o korkmamaktaydı. Bu huzuru takipçilerinin her birine bahşettikten sonra, sürekli bir biçimde, “Kalplerinizin sıkıntıya düşmesine izin vermeyin; ne de korku duymasına izin verin.”

181:1.10 (1955.1) İsa’nın huzuru, bu nedenle, zaman ve ebediyet için sahip olduğu sürecin güvende ve bütüncül bir biçimde tüm bilgeliğe sahip, herkesi derinden seven ve tamamiyle güçlü olan bir ruhaniyet Babası’nın ilgisi ve koruması altında bulunduğunda inanan bir evladın duymuş olduğu huzur ve güvenceydi. Ve, bu, gerçekten de, fani aklın anlayışının ötesine geçek bir huzurdur; ancak, ona bütüncül bir biçimde inanan insan kalbi tarafından memnuniyetle sahip olunabilir.

2. Elveda Kişisel Tembihleri

181:2.1 (1955.2) Üstün, bir topluluk olarak havarilere elveda yönergelerini vermeyi ve onlara son tembihlerini aktarmayı bitirmişti. O bunun ardından, herkese kişisel olarak güle güle demesine ve ayrılma kutsaması ile birlikte her birine bir kişisel tavsiye sözünde bulunmasına başlamıştı. Havariler, Son Akşam Yemeği’ni yemek için ilk olarak oturmuş bulundukları hala masa etrafındaki yerlerindeydiler; ve, Üstün masa çevresinde onlara konuşmak için ilerlerken, her kişi İsa ona seslendiğinde ayağa kalkmıştı.

181:2.2 (1955.3) Yahya’ya İsa: “Sen, Yahya, kardeşlerimin en gencisin. Sen bana yakın olageldin; ve, ben seni bir babanın evlatlarını derinden sevmiş olduğu aynı sevgi ile severken, sen Andreas tarafından her zaman bana yakın olması gereken üç kişiden biri olarak seçildin. Bunun dışında, sen benim için eylemde bulundun ve dünyasal ailem ile ilgili birçok hususta bu şekilde eylemde bulunmaya devam etmek zorundasın. Ve, ben Baba’ya gidiyorum, Yahya, beden içinde bana ait olanlarda gözün üzerinde olmaya devam edeceğine bütüncül bir güvene sahip biçimde. Benim görevime dair onların mevcut kafa karışıklığının herhangi bir biçimde senin onlara, beden içinde kalmaya devam etseydim tıpkı benim gerçekleştireceğim gibi, her türlü anlayışı, tavsiyeyi ve yardımda bulunmana engel olmamasına dikkat et. Ve, onların tümü ışığı görmek ve krallığa bütünüyle girmek için geldiğinde, hepiniz onları neşe ile karşılarken, ben sana, Yahya, onları benim adıma karşılaman için yaslanıyorum.

181:2.3 (1955.4) “Ve, şimdi, yeryüzü sürecimin son saatlerine girerken, aileme dair herhangi bir iletiyi bırakabilmem için yakında kalmaya devam et. Baba tarafından ellerime verilmiş olan görev hususunda ise, beden içindeki ölümüm dışında o tamamlanmış haldedir; ve, ben, bu son kadehi içmeye hazırım. Ancak, Yusuf olarak yeryüzü babam tarafından bana verilmiş olan sorumluluklar hususunda ise, ben bunları yaşamımın bu süreci boyunca yerine getirmişken, şimdi ben sana, tüm bu hususlarda benim yerime eylemde bulunman için yaslanıyorum. Ve, ben benim için yerine getirmen için seni seçmiş bulunmaktayım, Yahya, çünkü sen onların en genci olup, bu nedenle oldukça muhtemel bir biçimde bu diğer havarilerden daha uzun yaşayacaksın.

181:2.4 (1955.5) “Bir seferinde bizler seni ve ağabeyini yıldırım evlatları olarak çağırdık. Sen bizlerle güçlü akılda ancak hoşgörüsüz olarak başladın; ancak, sen benden bilgisiz ve düşüncesiz inanmayanların başlarına ateş getirmemi istediğinden beri çok değiştin. Ve, sen daha da fazla değişmek zorundasın. Sen, benim bu gece sizlere vermiş olduğum yeni emrin havarisi olmak zorundasın. Yaşamını, tıpkı benim sizleri derinden sevmiş olduğum gibi, kardeşlerini birbirlerini nasıl sevmeyi öğretmeye ada.

181:2.5 (1955.6) Yahya Zübeyde orada üst odada dururken, yanaklarından yaşlar düşer bir halde Üstün’ün yüzüne bakıp, şunu söyledi: “Ve, ben böyle yapacağım, Üstünüm, ancak kardeşlerimi daha fazla derinden sevmeyi nasıl öğrenebilirim?” Ve, bunun ardından İsa: “İlk olarak cennet içindeki Babalarını daha fazla sevmeyi öğrendiğinde kardeşlerini daha fazla derinden sevmeyi öğreneceksin; ve, bunun ardından sen gerçek bir biçimde, onların zaman ve ebediyet içindeki refahına daha fazla ilgi duyar hale geleceksin. Ve, bu türden tüm insan ilgisi, anlayışlı duygudaşlık, fedakâr hizmet ve sınırsız bağışlamayla desteklenmiş haldedir. Hiçbir kişi senin gençliğine küçük gözle bakamaz; ancak, güçlü bir biçimde ben senden her zaman, yaşın birçok durumda deneyimi yansıtmakta oluşu, ve insana ait hususlarda hiçbir şeyin mevcut deneyimin yerini alamayacağı gerçeğine yeteri miktarda düşünceyi vermeni istiyorum. İnsanların tümüyle, özellikle cennetsel krallığın kardeşliği içindeki arkadaşlarınla, huzurlu bir biçimde yaşamayı amaçla. Ve, Yahya, her zaman hatırla, krallık için kazanacağın ruhlarla çatışmaya girme.

181:2.6 (1956.1) Ve, bunun arından Üstün, kendi koltuğunun etrafından geçen bir biçimde, bir anlığına Yudas İskarot’un yeri yakında durdu. Havariler Yudas’ın bundan önce geri dönmeyişi karşısında olağanın dışında bir biçimde şaşırmış haldeydi; ve, onlar, ihanetkarın boş yeri yanında dururken İsa’nın üzüntülü yüzünün anlamını öğrenmeye can atmaktaydılar. Ancak, onlardan hiçbiri, muhtemel bir biçimde Andreas haricinde, İsa onlara daha öncesinde o akşam ve akşam yemeği süresince imada bulunmuş olduğu gibi, haznedarların Üstünlerine ihanet etmek için gitmiş oluşuna dair en küçük bir düşünceyi bile akıllarından geçirmemişti. Bu küçük zaman zarfında oldukça fazla şey bir anda yaşanmaktaydı ki onlar bir süreliğine Üstün’ün içlerinden birinin kendilerine ihanet edeceğine dair uyarıyı fazlasıyla unutmuştu.

181:2.7 (1956.2) İsa bu aşamada, ayağa kalkıp, şu tembihi dinlemiş olan Şimon Zelotes’in yanına gitmişti: “Sen İbrahim’in gerçek bir evladısın; ancak, seni bu cennetsel krallığın bir evladı haline getirmek için ne de çok uğraştım. Ben seni derinden sevmekteyim, tıpkı kardeşlerinin hepsi gibi. Ben senin beni derinden sevdiğini bilmekteyim, Şimon, ve aynı zamanda bu krallığı da derinden sevdiğini; ancak, sen hala bu krallığı senin istediğin hale getirmeyi amaçlar haldesin. Ben, senin benim müjdemin ruhsal doğasını ve anlamını nihai olarak kavrayacağını oldukça iyi bilmekteyim; ve, senin onun duyurusunda gözü pek emeklerde bulunacağını ancak, ben, ayrıldığımda başına ne geleceğini düşündüğümde endişe duymaktayım. Senin yoldan ayrılmayacağını bilsem ne de neşe duyarım; Baba’ya gittikten sonra, senin benim havarim olmayı bırakmayacağını ve kabul edilebilir bir biçimde kendini cennetsel krallığın bir elçisi olarak ayıracağını bilsem ne de mutlu olurum.”

181:2.8 (1956.3) İsa Şimon Zelotes ile olan konuşmasını daha tamamlamamıştı ki, gözlerini kurulayan bir biçimde, hırçın vatansever şu cevabı verdi: “Üstün, benim sadakatimden hiçbir korkuya kapılma. Ben sırtımı her şeye, yeryüzü üzerinde senin krallığının oluşumuna adayabilmem için çevirdim; ve, ben yoldan ayrılmayacağım. Ben şimdiye kadar her türlü hayal kırıklığından kurtuldum, ve ben seni yalnız bırakmayacağım.”

181:2.9 (1956.4) Ve, bunun ardından, elini Şimon’un omzuna koyan bir biçimde, İsa: “Senin böyle konuştuğunu duymak, özellikle böyle bir zamanda, gerçekten canlandırıcı ancak, benim iyi arkadaşım, sen hala ne konuştuğunu bilmiyorsun. Bir an olsun ben senin sadakatinden, adanmışlığından, kuşku duymadım; ben, tüm bu diğerlerinin yapacağı gibi, benim için savaşa girmeye ve benim için ölmeye tereddüt etmeyeceğini biliyorum;” (ve onların hepsi gür bir onayla başlarını indirdi) “ancak, bu senden istenmemektedir. Ben sana tekrar eden bir biçimde benim krallığımın bu dünyaya ait olmadığını söyledim; ve, takipçilerimin onun kuruluşunu gerçekleştirmek için kavga etmeyeceğini. Ben sana bunu birçok sefer söyledim, Şimon, ancak, sen gerçeklik ile yüzleşmeyi reddediyorsun. Ben senin bana ve krallığa olan sadakatinden endişe etmemekteyim; ancak, ben, gittiğimde ve sen en sonunda benim öğretimin anlamını kavramadaki başarısızlığını ve yanlış düşüncelerini, krallık içindeki ilişkilerin diğer ve ruhsal düzeyinin gerçekliğine uyarlamak zorunda bulunuşunu anladığında ne yapacağını düşünmekteyim?”

181:2.10 (1956.5) Şimon daha fazla konuşmak istedi, ancak İsa elini kaldırdı ve, onu durduran bir biçimde şunu söyledi: “Havarilerimden hiçbiri kalpte senden daha içten ve dürüst değil; ancak, onların bir tanesi bile, ayrılışımdan sonra, senin kadar üzüntülü ve umutsuzluğa kapılmış olmayacak. Tüm umutsuzluğun içinde, benim ruhaniyetim seninle birlikte kalmaya devam edecek, ve bu kişiler, senin kardeşlerin, seni yalnız bırakmayacak. Yeryüzü üzerindeki vatandaşlığın Baba’nın ruhsal krallığı içindeki evlatlık ile olan ilişkisine dair sana öğretmiş olduğum şeyleri unutma. Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nınkini ona emanet et sözümün üzerinde uzunca düşün. Yaşamını, Şimon, sivil güçlere olan zamansal görev ile krallığın kardeşliğindeki ruhsal hizmetin eş zamanlı tanınışı ile ilişkili emrimi fani insanın nasıl makul bir biçimde yerine getirebileceğini göstermeye ada. Eğer sen Gerçekliğin Ruhaniyeti tarafından eğitilirsen, zamansal yöneticiler yalnızca Tanrı’ya ait olan saygınlığı ve ibadeti senden istemedikçe, yeryüzü üzerindeki vatandaşlığın gereklilikleri ile cennet içindeki evlatlık arasında hiçbir zaman bir çatışma yaşanmayacaktır.

181:2.11 (1957.1) “Ve, şimdi, Şimon, sen nihai olarak bunların hepsini gördüğünde, ve hayal kırıklığını üzerinden atıp, büyük güç içinde bu müjdeyi duyurmak için harekete geçtiğinde, cesaretini yitireceğin tüm bu dönem boyunca bile benim seninle birlikte bulunduğumu, ve en sonuna kadar seninle beraber yürüyeceğimi hiçbir zaman unutma. Sen her zaman benim havarim olacaksın; ve, sen ruhaniyetin gözleriyle görmeye istekli hale geldikten ve iradeni daha bütüncül bir biçimde cennet içindeki Baba’nın iradesine verdikten sonra, benim elçim olarak emeklerine geri dönecek ve hiçbir kimse benim sana vermiş olduğum yönetim yetkisini senden alamayacaktır; zira, sen yalnızca sana öğrettiğim gerçeklikleri kalmada yavaş kalmaktasın. Ve, bu yüzden, Şimon, seni bir kez daha uyarıyorum, kılıçla kavga eden kılıçla yok olurken, ruhaniyet içinde emek verenler, hâlihazırda neşe ve huzur içinde olan krallıkta bu niteliklerdeki yaşama sonsuza kadar erişir. Ve, ellerine verilmiş olan görev yeryüzü üzerinde tamamlandığında, sen, Şimon, orada benim krallığımda benimle birlikte oturacaksın. Sen gerçekten de, arzu etmiş olduğun krallığı göreceksin; ancak, bu yaşam içinde değil. Bana ve sana açığa çıkarmış olduğum şeylere inanmaya devam et; ve, sen, ebedi yaşamın hediyesini alacaksın.”

181:2.12 (1957.2) İsa, Şimon Zelotes ile konuşmasını bitirdiğinde, Matta Levi’ye geçip şunu söyledi: “Havarisel topluluğun hazinesini doldurmak artık sana düşmeyecektir. Yakında, çok yakında, sizlerin hepsi dağılacaktır; sizlerin, kardeşlerinizin bir tanesinin bile teselli edici ve rahatlatıcı birlikteliğinden keyif duymanıza izin verilmeyecek. Krallığın bu müjdesini duyurma için ilerlerken, sizler kendileriniz için yeni yardımcılar bulma zorunluluğu duyacaksınız. Ben sizleri eğitim döneminiz boyunca ikişerli halde gönderdim; ancak şimdi sizlerden ayrıldığım için, sarsıntıdan kurtulduktan sonra, yalnız başınıza gidecek ve yeryüzünün en ücra yerlerine şu iyi haberleri duyuracaksınız: O inançla canlanmış faniler Tanrı’nın evlatlarıdır.”

181:2.13 (1957.3) Bunun ardından Matta: “Ancak, Üstün, kim bizleri gönderecek, ve nereye gideceğimizi nasıl bileceğiz? Andreas mı bizlere yolu gösterecek?” Ve, İsa şu cevabı verdi: “Hayır, Levi, Andreas artık sizleri müjdenin duyuruşunda yönlendirmeyecek. O gerçekten de, yeni öğretmenin üzerinde geleceği güne kadar sizlerin arkadaşı ve danışmanı olmaya devam edecek; ve, ondan sonra, Gerçeğin Ruhaniyeti her birinizi krallığın genişlemesi için emek vermek amacıyla dışarı yönlendirecek. Senin ilk olarak beni takip etmek için yola çıktığın gümrük evindeki günden beri sen birçok değişimden geçtin; ancak, çok daha fazlası, içinde gentilenin Musevi ile kardeşsel birliktelik içinde yan yana oturduğu bir kardeşliğin tahayyülünde bulunmaya yetkin hale gelmeden önce gerçekleşmek zorundadır. Ancak, bütünüyle tatmin olana kadar Musevi kardeşlerini kazanma uyarımını takip etmeye devam et; ve, onun sonrasında, tüm gücünle gentilelere dön. Bir şeyden emin olabilirsin, Levi: Sen kardeşlerinin güvenini ve şefkatini kazandın; onların hepsi seni derinden sevmektedir.” (Ve, onlarının onu da Üstün’ün sözlerine onaylarını belirttiler.)

181:2.14 (1958.1) “Levi, ben, kardeşlerinin bilmemekte olduğu, hazineyi dolu tutmak için taşımış bulunduğun endişelere, fedalara ve emeklere dair birçok şey biliyorum; ve, ben, her ne kadar keseyi taşıyan kişi burada olmasa da, krallığın ileticileri ile olan elveda toplanışımda publikan elçinin burada olmasından büyük keyif duymaktayım. Ben, senin benim öğretimin taşıdığı anlama ruhaniyetin gözleri ile kavraman için duacıyım. Ve, yeni öğretmen kalbine geldiğinde, o sana yolu gösterirken kardeşlerine — hatta tüm dünyaya — Baba’nın, İnsan Evladı’nı takip etmeye ve krallığın müjdesine inanmaya cüret etmiş bulunan, kendisinden nefret edilen bir vergi toplayıcı için ne yapabileceğini görmelerine izin ver. En başta bile, Levi, ben bu diğer Celileliler gibi seni derinden sevdim. O zamanlarda bile ne Baba’nın ne de Evlat’ın hiçbir kişiyi ayırmadığını oldukça iyi bilen bir biçimde, hizmetin vasıtasıyla müjdenin inananları haline gelenler arasında bu türden ayrımları yapmamaya dikkat et. Ve, böylece, Matta, bütüncül gelecek yaşamını, Tanrı’nın hiçbir kişiyi ayırmadığını insanların tümüne gösterme hizmetine ada; Tanrı’nın gözünde ve krallığın birlikteliğinde, inananların tümünün Tanrı’nın evlatları oluşu haliyle, insanların tümünün eşit oluşuna.”

181:2.15 (1958.2) İsa bunun ardından, Üstün kendisine seslenirken sessiz bir biçimde ayakta durmakta olan Yakub Zübeyde’ye yöneldi: “Yakub, sen ve senin küçük kardeşin bir seferinde krallığın onurlarında ayrıcalık elde etmek için geldiğinizde, ve ben sizlere bu türden onurları bahşetmenin Baba’ya düştüğünü söylediğimde, sizlere benim kadehimi içmeye yetkin olup olmadığınızı sordum; ve, sizler yetkin olduğunuz cevabını verdiniz. Her ne kadar sizler o zaman buna yetkin olmadıysanız da, ve eğer şimdi bile yetkin olmasanız da, geçmek üzere olduğunuz deneyim vasıtasıyla bu türden bir hizmet için yakın bir süre içinde hazır hale geleceksiniz. Bu türden davranışla sizler kardeşlerinizi o zaman sinirlendirdiniz. Eğer onlar hâlihazırda sizleri bütünüyle affetmediyse, onlar benim kadehimi bitirmemi gördüklerinde bunu gerçekleştireceklerdir. İster hizmetin uzun isterse de kısa olsun, ruhunda sabra sahip ol. Yeni öğretmen geldiğinde, onun sana, bana olan ulvi güvenden ve Baba’nın iradesine olan kusursuz itaatten doğan merhametin ve o duygudaş hoşgörünün dik duruşunu öğretmesine izin ver. Yaşamını, Tanrı-bilen ve Evlat-inanan takipçinin sahip olduğu birleşik insan şefkatinin ve kutsal soyluluğun gösterimine ada. Ve, bu şekilde yaşayan herkes, müjdeyi ölümlerinde bile açığa çıkaracaktır. Sen ve kardeşin Yahya farklı yollara gideceksiniz; ve, ikinizden biri ebedi krallıkta benimle birlikte diğerinden çok daha önce oturabilecek. Eğer gerçek bilgeliğin cesarete ek olarak ayrım gücünden meydana geldiğini öğrenecek olursan sana ne kadar da fazla yardımcı olacaktır. Sen kararlılığınla beraber gidecek olan bilgeliğini öğrenmelisin. İçinde takipçilerimin yaşamlarını bu müjde için öne sermede tereddüt etmeyecekleri o çok yüce anlar gelecektir; ancak, tüm olağan koşullar içinde, yaşabilmen ve mutlu haberleri duyurabilmen için inanmayanların kinini yumuşatman çok daha iyi olacaktır. Gücünde bulunduğu kadar yeryüzü üzerinde uzun yaşa ki, birçok yıl süren yaşamın cennetsel krallığı için ruhları kazanmada verimli olsun.”

181:2.16 (1958.3) Üstün Yakup Zübeyde ile olan konuşmasını bitirdiğinde, o Andreas’ın oturmuş olduğu masanın sonuna geçip, doğru yardımcısının gözlerine bakan bir biçimde şunları söyledi: “Andreas, sen dosdoğru bir biçimde beni cennetsel krallığın elçilerinin vekil başı olarak temsil ettin. Her ne kadar sen zaman zaman kuşku duymuş olup, diğer zamanlarda ise tehlikeli ürkekliği göstermiş olsan da, yine de, birlikteliklerinde olan ilişkilerinde her zaman içten bir biçimde adil ve yüksek derecede hakkaniyet gözetir oldun. Senin ve kardeşlerinin krallığın ileticileri olarak görevlendirilişinden veri, benim seni bu seçilmiş kişilerin vekil başı olarak görevlendirmem dışında, topluluğun tüm idari hususlarında özerk oldun. Başka hiçbir zamansal hususta ben kararlarını yönlendirmek veya onları etkilemek için bir şey yapmadım. Ve, ben bunu, daha sonraki tüm topluluk kararlarının sürecinde önderliği sağlamak için gerçekleştirdim. Benim evrenimde ve Babamın kâinat evrenlerinin tümünde, kardeş-evlatlarına tüm ruhsal ilişkilerinde bireyler olarak davranılır; ancak, tüm topluluk ilişkilerinde bizler her zaman kesin önderliği sağlarız. Bizlerin krallığı, bir düzen âlemidir; ve, iki veya daha fazla irade yaratılmışı işbirliği içinde faaliyet gösterdiğinde, orada her zaman önderliğin yönetim yetkisi sağlanır.

181:2.17 (1959.1) “Ve, şimdi, Andreas, benim atama yetkim tarafından kardeşlerinin başı olduğun için, ve sen bu şekilde benim kişisel temsilcim olarak hizmet verdiğin için, ve ben sizlerden ayrılmak ve Babama gitmek üzere bulunduğum için, seni bu zamansal ve idari hususlara dair her türlü sorumluluktan salıveriyorum. Bu andan itibaren sen, bir ruhsal önder olarak kazandığın ve kardeşlerinin bu nedenle tanımakta özgür bulunduğu yetkinlik dışında, kardeşlerin üzerinde hiçbir karar yetkisini kullanamayacaksın. Bu andan itibaren sen, ben Baba’ya gittikten sonra onların kesin yasama eylemi tarafından sana bu türden karar yetkisi geri verilmedikçe, kardeşlerin üzerinde hiçbir yönetim yetkisini kullanamayacaksın. Ancak, bu topluluğun idari başı olarak sorumluluktan bu salıveriş hiçbir biçimde, beden içindeki benim ayrılışım ile kalplerinizde yaşayacak ve nihai olarak sizleri gerçekliğin tümüne yönlendirecek olan yeni öğretmenin gönderilişi arasındaki zaman zarfı olarak tam da önünüzde uzanan zorlu zamanlar boyunca kardeşlerini güçlü ve sevgi dolu bir el ile beraber tutmadaki gücünde elinden gelen her şeyi yapmanın ahlaki sorumluluğunu azaltmamaktadır. Ben sizden ayrılmak için hazırlanırken, seni, temelini ve yönetim yetkisini aranızda biri olarak benim mevcudiyetimden alan tüm idari sorumluluktan kurtarmak istiyorum. Bundan böyle ben yalnızca sizler üzerinde ve sizler aranızda ruhsal yönetim yetkisine sahip olacağım.

181:2.18 (1959.2) “Eğer senin kardeşlerin danışmanları olarak sana sahip olmayı arzulamak istiyorlarsa, ben senden, zamansal ve ruhsal olan tüm hususlarda, içten müjde inananlarının çeşitli toplulukları arasında barışı ve uyumu desteklemen için elinden gelenin en iyisini yapmanı istiyorum. Yaşamının geride kalan kısmını, kardeşlerin arasındaki kardeşsel derin sevginin işlevsel yönlerini desteklemeye ada. Bu müjdeye inanmak için bütünüyle geldiklerinde beden içindeki kardeşlerime iyi davran; Batı’daki Yunanlılara ve Doğu’daki Abner’e sevgi dolu ve tarafsız adanmışlığı göster. Her ne kadar bunlar, havarilerim, yakın bir süre içinde yeryüzünün dört bir köşesine, Tanrı ile olan evlatlığın kurtuluşuna dair iyi haberleri duyurma amacı ile, dağılacak olsalar da, tam da önünüzde uzanan zorlu süreç boyunca onları bir arada beraber tutacaksın; Gerçekliğin Ruhaniyeti olarak yeni öğretmenin gelişini sabırla beklerken kişisel mevcudiyetim olmadan bu müjdeye inanmayı öğrenmek zorunda olduğun yoğun sınayışın dönemi olan o günler boyunca. Ve, böylece, Andreas, her ne kadar insanlar tarafından görüleceği haliyle büyük şeyleri yapman sana düşmeyecek olsa da, bu tür şeyleri yapanların öğretmeni ve danışmanı halinde bulunmaktan mutlu ol. En sonuna kadar yeryüzü üzerindeki görevini sürdür, ve bunun ardından ebedi krallık içindeki bu hizmetine devam et; zira, ben sana birçok kez bu sürede bulunmayan başka koyunlar da var demedim mi?”

181:2.19 (1959.3) İsa bunun ardından, aralarında duran bir biçimde, Alpheus ikizlerine gitti ve şunu söyledi: “Benim küçük çocuklarım, sizler beni takip etmeyi seçmiş üç kardeş topluluğundan bir tanesisiniz. Altınız da beden ve kanınızla huzur içinde çok iyi şeyler gerçekleştirdiniz; ancak, onlardan hiçbiri sizden daha iyi şeyler yapmadı. Zor zamanlar tam da önümüzdedir. Sizler başınıza ve kardeşlerinize gelebilecek olan şeyleri bütünüyle anlamayabilirsiniz; ancak, sizlerin bir sefer krallığın emeklerine çağrılmış oluşunuzdan kuşku duymayın. Belirli bir süre boyunca idare edilecek herhangi bir kalabalık bulunmayacaktır ama, cesaretinizi yitirmeyin; yaşam göreviniz tamamlandığında ben sizleri, ihtişam içinde sizlerin kurtuluşunuzu yüksek meleksel birliklere ve sayısız yüksek Tanrı Evlatları’na söyleyeceğim yer olan yukarda karşılayacağım. Yaşamlarınızı ortak emeğin geliştirilmesine adayın. Yeryüzündeki insanların ve gökteki meleklerin tümüne, Tanrı’nın özel hizmetinde bir dönem çalışmak için çağrıldıktan sonra fani insanın nasıl neşeyle ve cesaretle eski günlerin emeklerine geri dönebileceğini gösterin. Eğer, kısa bir süreliğine şimdi, krallığın dışsal olaylarında sizlerin emekleri tamamlanmak zorundaysa, Tanrı ile olan evlatlık deneyiminin yeni aydınlanması ve Tanrı-bilen insan için, her zamanki iş veya diğer bir değişle din-dışı emek diye bir şeyin olmayışının yüce farkındalığı ile eski gayelerinize geri dönün. Benimle birlikte çalışmış olan sizler için, her şey kutsal ve yeryüzüsel emeğin her türlüsü Baba olan Tanrı için bile bir hizmet haline gelmiştir. Ve, önceki havarisel birlikteliklerinizin yaptıkları şeylere dair haberleri duyduğunuzda, onlarla sevinin ve Tanrı’nın işaretini bekleyenler ve beklerken de ona hizmet edenler olarak gündelik yaşamlarınıza devam edin. Sizler benim havarilerim olageldiniz, ve sizler her zaman benim havarilerim olacaksınız; ve, ben sizleri gelecek krallıkta hatırlayacağım.”

181:2.20 (1960.1) Ve, bunun arından İsa, ayakta durur halde Üstününden bu iletiyi duymuş olan Filip’e geçti: “Filip, sen bana birçok budala soruda bulundun ama ben her birini cevaplamak için elimden gelen her şeyi yaptım; ve, şimdi, ben, en içten haldeki ancak ruhsal olmayan aklında doğan bu türden soruların sonuncusunu cevaplamak istiyorum. Sana yaklaştığım andan beri tüm bu zaman zarfı boyunca sen kendi kendine, ‘Eğer Üstün gider ve bizleri dünyada yalnız başımıza bırakırsa ben ne yapacağım?’ diye soruyordun. Ey, küçük inanca sahip sen! Gel gör ki, sen kardeşlerinin ne kadar sahipse o kadar inanca sahipsin. Sen iyi bir gözetimci oldun, Filip. Sen bizleri yalnızca birkaç kez hayal kırıklığına uğrattın, ve bu başarısızlıkların bir tanesini bizler Baba’nın ihtişamını göstermek için kullandık. Senin gözetimcilik görevin sona ermek üzeredir. Sen yakın bir süre içinde, krallığın bu müjdesinin duyurusu olarak — çağrılmış olduğun görevde daha bütüncül bir biçimde emek vermek zorundasın. Filip, sen her zaman gösterilmeyi arzuladın, ve oldukça yakın bir süre içinde sen büyük şeyleri göreceksin. Tüm bunların hepsini inançla görseydin çok daha iyi olurdu ama sen maddi bakışında içten olduğun için benim sözlerimin yerine gelişini görecek kadar yaşayacaksın. Ve, bunun ardından, sen ruhsal görüş ile kutsandığında, yaşamını Tanrı’yı aramak ve maddi aklın gözleri yerine ruhsal inancın gözleri ile ebedi gerçeklikleri aramak için insanlığı yönlendirme amacına adayan bir biçimde, emeklerine gideceksin. Hatırla, Filip, sen yeryüzü üzerinde büyük bir göreve sahipsin; zira, dünya, tam da senin bakma eğiliminden yaşama bakmakta olan kişilerle doludur. Sen yapacak büyük bir göreve sahipsin, ve o inançla tamamlandığında, sen krallığım içinde bana geleceksin, ve ben sana gözlerin görmediği, kulağın duymadığı ve maddi aklın düşünmediği şeyleri göstermekten büyük haz duyacağım. Bu arada, ruhaniyetin krallığında küçük bir çocuk ol ve yeni öğretmenin ruhaniyeti olarak benim seni ruhsal krallıkta yönlendirmeme izin ver. Ve, bu şekilde ben, âlemin bir fanisi olarak seninle birlikte konakladığım zaman gerçekleştirmeye yetkin olmadığım şeyi senin için fazlasıyla sağlamaya yetkin olacağım. Ve, her zaman hatırla, Filip, beni görmüş olan kişi Baba’yı görmüştür.”

181:2.21 (1960.2) Bunun ardından Üstün Nathanyel’in tarafına geçti. Nathanyel ayakta dururken, İsa ondan oturmasını isteyip, onun yanında oturan bir biçimde, şunları söyledi: “Nathanyel, sen, benim havarim haline geldiğinden beri önyargının üzerinde yaşamayı ve artan hoşgörüyü uygulamayı öğrendin. Ancak, senin için öğrenmesi gereken çok daha fazla şey var. Sen akranların için, onların senin tutarlı içtenliğinden her zaman ilham alışı bakımından bir hediye oldun. Ben gittiğim zaman, senin dürüstlüğün, hem yeni hem de eski olarak, kardeşlerin ile iyi anlaşmana engel olabilir. Sen, iyi bir düşüncenin ifadesinin dinleyicinin ussal düzeyi ve ruhsal gelişimi uyarınca tasarlanmak zorunda oluşunu öğrenmek zorundasın. İçtenlik ayrım yetkisi ile birleştiğinde krallığın emeğinde en yararlı haldedir.

181:2.22 (1961.1) “Eğer sen kardeşlerin ile beraber emek vermeyi öğrenirsen, daha kalıcı şeyleri yerine getirebilirsin; ancak, sen kendini, senin yaptığın gibi düşünenlerin arayışında salıverir halde bulursan, bu durumda yaşamını, Tanrı-bilen takipçinin dünyada yalnız kaldığında ve akran inananlardan tamamiyle uzakta bulunduğunda bile bir krallık ustası haline gelebileceğini kanıtlamaya ada. Ben senin sonunda dosdoğru olacağını biliyorum; ve, ben bir gün seni, yukarıdaki krallığımın genişlemiş hizmetine kabul edeceğim.”

181:2.23 (1961.2) Bunun ardından, Nathanyel, İsa’ya şu soruyu soran bir biçimde, konuştu: “Ben senin öğretini, beni bu krallığın hizmetine ilk çağırışından beri dinlemekteyim; ancak, ben, dürüstçe, senin bize söylemekte olduğun şeylerin tümünün içerdiği bütüncül anlamı anlamamaktayım. Ben bir sonraki adımda neyin bekleneceğini bilmemekteyim, ve ben kardeşlerimin çoğunun benzer bir biçimde kafaları karışık olduğunu düşünmekteyim; ancak, onlar kendi karışıklıklarını ifade etmede tereddüt ediyor. Bana yardım edebilir misin?” İsa, elini Nathanyel’in omzuna koyan bir biçimde, şunu söyledi: “Benim arkadaşım, Musevi geleneğine dair önyargıların tarafından bu kadar engellenmiş ve müjdemi kâtiplerin ve Ferisilerin öğretileri uyarınca yorumlamadaki ısrarcı eğilimin nedeniyle fazlasıyla kafan karışmış olduğu için, ruhsal öğretilerimin anlamını kavramadaki çabanda çıkmazla karşılaşman tuhaf bir durum değildir.

181:2.24 (1961.3) “Ben öğretilerimin çoğunu sizlere dilin sözleriyle gerçekleştirdim, ve ben yaşamımı sizler aranızda yaşadım. Ben yapılabilecek her şeyi akıllarınızı aydınlatmak ve ruhlarınızı özgürleştirmek için gerçekleştirdim; ve, öğretilerimden ve yaşamımdan elde etmeye yetkin olmadığınız şeyleri şimdi — mevcut deneyim olarak — öğretmenlerin tümünün üstünü olanın elinden almaya hazırlanmak zorundasınız. Ve, şimdi sizleri beklemekte olan bu yeni deneyimin tümünde ben önünüzden gidecek olup, Gerçekliğin Ruhaniyeti sizlerle birlikte olacaktır. Korkma; şu an kavramakta başarısız olduğun şeyi, o geldiğinde sana, yeni öğretmen, yeryüzü üzerindeki yaşamının geri kalan kısmı ve ebedi çağlardaki hazırlanman boyunca açığa çıkaracak.”

181:2.25 (1961.4) Ve, bunun ardından Üstün, onların tümüne dönen bir biçimde, şunun söyledi: “Müjdenin taşımakta olduğu bütüncül anlamı kavramada başarısız oldunuz diye umutsuzluğa kapılmayın. Sizler yalnızca, fani insanlar olarak, sınırlı niteliktesiniz; ve, sizlere öğretmiş olduğum şey sınırsız, kutsal ve ebedidir. Sabırlı ve cesur olun çünkü sizlerin önünde, içinde, tıpkı Cennet içindeki Babanızın kusursuz olduğu gibi, kusursuz hale gelmenin deneyimine olan ilerleyici erişimini sürdüreceğiniz ebedi çağlara sahipsiniz.”

181:2.26 (1961.5) Ve, bunun ardından İsa, ayakta durur halde bulunan ve kendisinden şunları duymuş olan Tomas’a ilerledi: “Tomas, sen sıklıkla inançtan yoksun oldun; buna rağmen, kuşku dönemlerine sahip olduğun dönemlerde hiçbir zaman cesaretten yoksun olmadın. Ben, sahte peygamberlerin ve gerçek olmayan öğretmenlerin seni kandıramayacağını oldukça iyi biliyorum. Gittikten sonra senin kardeşlerin, yeni öğretilere değerlendirmekte olan senin eleştirel biçimini daha fazla takdir edecek. Ve, hepiniz gelecek zamanlarda yeryüzünün en ücra köşelerine dağıtıldığınızda, senin hala benim elçim olduğunu hatırla. Yaşamını, insanın eleştirel maddi aklının, yaşamlarında ruhaniyetin meyvelerini veren ve birbirlerini tıpkı benim sizleri derinden sevdiğim gibi seven ruhaniyetten doğmuş erkek ve kadınların deneyiminde gerçekleştiği gibi, yaşayan gerçekliğin dışavurumunun olgusu ile karşılaştığında ussal kuşkunun eylemsizliği üzerinde nasıl da utgun gelebileceğini göstermenin büyük görevine ada. Tomas, iyi ki sen bizlere katıldın, ve ben, kısa bir kafa karışıklığından sonra, senin krallığın hizmetine devam edeceğini biliyorum. Senin sahip olduğun kuşkular kardeşlerinin kafasını karıştırmıştır; ancak, onlar hiçbir zaman beni rahatsız etmedi. Ben sana güveniyorum, ve ben senin önünde yeryüzünün en ücra yerlerine bile gideceğim.”

181:2.27 (1962.1) Bunun ardından, Üstün, İsa kendisine şu biçimde seslenirken ayakta durmakta olan Şimon Petrus’a uğradı: “Petrus, ben senin beni derinden sevmekte olduğunu biliyorum; yaşamını, krallığın bu müjdesinin Musevilere ve gentilelilere açık bir biçimde duyurmaya adayacağını ancak, senin benimle olan bunca yıllık yakın birlikteliğinin konuşmadan önce düşünmene daha fazla yardımcı olmamasından rahatsızlık içerisindeyim. Dudaklarına bir gözetmen dikmeyi öğrenmeden önce hangi deneyimlerden geçmen gerekecek? Aşırı cüretkâr özgüvenin biçiminde düşüncesiz konuşman nedeniyle bizler için ne kadar da fazla sıkıntıya sebep oldun! Ve, sen, bu kırılganlığının üstesinden gelmezsen kendin için ne kadar da fazla sıkıntıya sebep olmanın nihai sonuna sahipsin. Sen, bu zayıflığına rağmen kardeşlerinin seni derinden sevdiğini bilmektesin; ve, sen aynı zamanda, bu zaafın hiçbir bir biçimde benim sana duymakta olduğum şefkati zedelemediğini anlamalısınız; ancak, o, senin faydanı azaltmakta ve senin için sıkıntı yaratmada bir on olsun boş durmamaktadır. Ancak, sen kuşkusuz bir biçimde, tam da bu gece geçecek olduğun deneyimden büyük bir yardım göreceksin. Ve, ben sana şimdi söylüyorum, Şimon Petrus, burada bir araya gelmiş tüm kardeşlerine benzer bir biçimde söylediğim gibi: Bu gece sizlerin hepiniz benden dolayı sendelemenin büyük bir tehlikesi içinde bulunacaksınız. Sizler şunun yazılmış olduğunu biliyorsunuz, ‘Çoban saldırıya uğrayacak ve koyunlar etrafa dağılacak.’ Ben burada olmadığımda, içlerinizden bazılarının kuşkulara takılması ve başıma gelenden dolayı sendelemesi için büyük bir tehlikesi bulunmaktadır. Ancak, sizlere şimdi söz veriyorum, ben kısa bir süre için sizlere geri döneceğim, ve bunun ardından sizler önünde Celile’ye gideceğim.”

181:2.28 (1962.2) Bunun ardından Petrus, elini İsa’nın omzuna koyan bir biçimde: “Kardeşlerimin tümü senin yüzünden kuşkulara takılsa bile, ben senin yapabileceğin herhangi bir şey yüzünden sendelemeyeceğim. Ben seninle birlikte gideceğim, ve eğer gerekirse senin için öleceğim.”

181:2.29 (1962.3) Petrus Üstünü’nün önünde, onun için duyduğu yoğun duygular ve taşan içten derin sevgi ile kendini tutamaz biçimde titreyen halde, orada dururken, İsa doğrudan buğulu gözlere bakıp, şunu söyledi: “Petrus, gerçekten de, gerçekten de, sana söylüyorum ki, bu gece horoz sen beni üç veya dört sefer reddetmeden ötmeyecek. Ve, bu nedenle, benimle olan huzurlu birliktelikten öğrenmediğin şeylerin tümünü, birçok sıkıntı ve fazlasıyla kederden öğreneceksin. Ve, sen gerçekten bu gerekli dersi öğrendikten sonra, kardeşlerini güçlendirmeli ve bu müjdeyi duyurmaya adanmış olan bir hayatı yaşamaya devam etmelisin; her ne kadar hapse düşebilecek ve, muhtemel bir biçimde, Baba’nın krallığının inşasında sevgi dolu hizmetin en yüksek bedelini ödeyen bir biçimde benim sonumu takip edebilecek olsan da.

181:2.30 (1962.4) “Ancak, benim sözümü hatırla: Ben yukarı çıkarıldığımda, Baba’ya gitmeden önce kısa bir süreliğine sizler ile vakit geçireceğim. Ve, bu gece bile ben, şimdi çok yakın bir süre içinde geçmek zorunda olduğunuz şeyler için her birinizi güçlendirmesi amacıyla Baba’dan ricada bulunacağım. Ben sizlerin tümünü, Baba’nın beni derinden sevmekte olduğu kaynaktan seviyorum, ve bu nedenle sizler böylece birbirlerinizi, tıpkı benim sizleri derinden sevdiğim gibi sevmelisiniz.”

181:2.31 (1962.5) Ve, bunun ardından, onlar bir şükran şarkısı söyledikten sonra, Zeytindağı üzerindeki kamp için ayrıldılar.

Foundation Info

Yazıcı uyumluYazıcı uyumlu

Urantia Foundation, 533 W. Diversey Parkway, Chicago, IL 60614, USA
Tel: +1-773-525-3319; Fax: +1-773-525-7739
© Urantia Foundation. All rights reserved